Genel

Yargıtay şans oyunu oynayan kocayı kusurlu buldu

Bir kadının eşinin şans oyunları oynayıp evini ihmal ettiğini öne sürerek Aile Mahkemesi’ne boşanma davası açtı.

Mahkeme tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında, taraflardan herhangi birine kusur yüklenmedi.

Tazminat talebine ret

Boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit derecede kusurlu olduğuna karar verildi. Tazminat talebi reddedildi, boşanmalarına ve kadın lehine yoksulluk nafasıyla ziynet alacağı davasının kabulüne karar verildi.

İki taraf da kararı istinafa götürdü.

Kadını boğazından tutarak darp etti

Bölge Adliye Mahkemesi’nce davacı olan kadının kaynanasının kolunu yumrukladığı, erkeğin ise kendi annesinin kadının boğazından tutarak darp ettiği, evden kovduğunu öğrenmesine karşın sessiz kaldığı böylece tarafların eşit derecede kusurlu olduğuna hükmedildi.

Davacı tarafından karar temyiz edilince bu defa da devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

Şans oyunu oynamak ağır kusur sayıldı

Yüksek Mahkeme tarafından emsal nitelikte bir karar alındı.

Alınan kararda kocasının bilgisayar başında çok fazla vakit geçirdiği ve şans oyunu oynayan kocanın boşanma davasında ağır kusuru bulunduğu belirtildi.

“Görevlerini ihmal etmiştir”

Alınan kararda şu ifadelere yer verildi:

“Aile Mahkemesi’nin bir kusur yüklemeden tarafları eşit kusurlu kabul ederek davanın kabulüne karar verdiği, erkeğin kusur yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi bölge adliye mahkemesi kararını da temyiz etmeyerek bölge adliye mahkemesince yüklenen kusurunun kesinleştiği ortadadır. Bu kusurun yanında davacı kadına hakaret ettiği ve şans oyunları oynamak için bilgisayarda fazla vakit geçirerek birlik görevlerini ihmal ettiği bu haliyle erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu anlaşılmaktadır. Bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

“Mahkemenin hükmünün bozulmasına karar verilmiştir”

Tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar vermek gerekir. Hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”