Eğitim

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk açıkladı: Sınavlar yüz yüze olacak!

Milyonlarca öğrenci ve öğretmenin merak ettiği soru cevaplandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk canlı yayında   Bakan Ziya Selçuk, sınavların yüz yüze olacağını belirterek, "Eğer sınav yapmazsak, yüz yüze yapmazsak ya da sınav şeklimizi dönüştürürsek ölçe değerlendirme açısında uzun vadeli en 4-5 seneyi kapsayan bir problem çıkıyor" dedi.

Milyonlarca öğrenci yüz yüze eğitimin detay ve sınav sisteminin nasıl uygulanacağını merak ediyordu. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk canlı yayında bu soruların cevaplarını verdi. Bakan Selçuk; sınavların yüz yüze olacağını belirterek, “Eğer sınav yapmazsak, yüz yüze yapmazsak ya da sınav şeklimizi dönüştürürsek ölçe değerlendirme açısında uzun vadeli en 4-5 seneyi kapsayan bir problem çıkıyor” dedi. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, her ülkenin koşullarının kendine özgü olduğunu belirterek, “Kıta Avrupası açısından bakıldığında tümünün açtığını ve hatta 10-12 yaş altında maske olmadığını, tam zamanlı açtıklarını haftada 5 gün, bütün kademelerde, kimisinde sadece öğretmenlerde maske olduğunu kiminde lise düzeyinde maskenin gerekli olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, katıldığı televizyon programında konuştu. Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırılarına değinen Selçuk,  “Bütün duygumuz, düşüncemiz ve ruhumuz orada. Azeri Türklerinin haklı davası  bizim de haklı davamızdır. Desteklerimiz bütün yurt sathında ve bütün  vatandaşlarımızla alakalı olarak güçlü bir şekilde devam ediyor. Anbean izliyoruz  ne olup bittiğini. Bu işgalci gidişatın bir an önce sonlandırılması ve haklı  davanın gereğinin yerine getirilmesi için de temennilerimiz elbette çok güçlü bir  şekilde sürüyor.” diye konuştu.
Selçuk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ara verilen yüz yüze  eğitimin 12 Ekim’de başlama kararını anımsattı. Küresel düzeyde bir problemle  karşı karşıya olunduğunu anımsatan Selçuk, şöyle devam etti: “Her bir bireyin hayatında belirli değişiklikler oluyor. Bu çok zor  bir süreç. Kolay değil yaşanması. Bu anlamda elbette herkesin bir söyleyeceği  var. Herkes kendi fikrini söylüyor vatandaş olarak, dünyada yaşayan bir birey  olarak… Ancak bu mesele çok temelde tıbbi ve pedagojik olarak ciddi bir  bilimsel çerçeve gerektiriyor. Bu mesele ‘Sana göre, bana göre’ meselesi değil.  Kanıta ve veriye dayalı olarak gidişat nedir, dünyada neler oluyor? Geçtiğimiz  pazar günü Türkiye’nin yurt dışındaki eğitim müşavirleriyle 2 saatlik bir  toplantımız oldu. O toplantıda tekrar tekrar ‘hangi ülke neler yapıyor?’ diye  baktık. Kıta Avrupası açısından bakıldığında tümünün açtığını ve hatta 10-12 yaş  altında maske olmadığını, tam zamanlı açtıklarını haftada 5 gün, bütün  kademelerde, kimisinde sadece öğretmenlerde maske olduğunu kiminde lise düzeyinde  maskenin gerekli olduğunu görüyoruz. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor. Aslında  her ülkenin kendi özel durumu vardır. Hepimizi küresel gidişatla ülkemizdeki  gidişatı iki eksen gibi düşünüp bu iki eksenin bize göre nasıl olması gerektiği  konusunda bilimsel kararlar vermek zorundayız.”

2 GÜN SINIFIN YARISI, 2 GÜN DİĞER YARISI GELECEK

 Selçuk, salgın bittiğinde uzaktan eğitimin devam edeceğini belirterek,  uzaktan eğitimden faydalanacaklarını aktardı. Uzaktan eğitimin kendi özel tercihleri olmadığına dikkati çeken  Selçuk, “Bu bir mecburiyet. Dünyada koşullar ne olursa olsun, bizim ödevimiz  bunun tedbirini almak. Bizim ödevimiz bu. Bunun tedbirini almak üzerinden  baktığımızda da Türkiye’nin neler yaptığını konuşacağız. Bu bir mecburiyet şu  anda bunu yapmak durumundayız. Sadece okullarla ilgili değil, sokakta birçok  paydaşla ilgili de problemler yaşıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Yüz yüze eğitimde başlayacak yeni döneme dair değerlendirmelerde  bulunan Selçuk, şu bilgileri verdi:  “Biz haftada 2 gün açtığımız için, ilk 2 gün sınıfın yarısı geliyor,  daha sonraki 2 gün sınıfın diğer yarısı geliyor. Aylar önce senaryolarımız  olduğunu söylemiştim. Bugün senaryolar gerçek oldu ve uyguluyoruz. Planlardan bir  tanesini bu 2-2 gün meselesinde uyguluyoruz. Çocuklarımızın bu suretle daha  kontrollü bir şekilde okula gidiş gelişlerini, okul yöneticileri, öğretmenler,  velilerimiz açısından daha anlaşılabilir ve denetlenebilir bir süreç olarak  yapılandırmaya çalışıyoruz. Burada bazı alışkanlıklar da ediniliyor. Çocuklar  ortama alışıyor, neyi, nasıl yapmaları gerektiği konusunda daha bilinçli ve  duyarlı oluyor. Öğretmenlerimiz bazı şeyleri öğreniyor. Dolayısıyla bu sürecin  kontrollü olmasının başka bir amacı var. Yoksa biz de İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ‘hepsini açtık’ derdik ama Türkiye’nin koşulları biraz  daha farklı. Onun için koşullara göre bunu yapıyoruz.”
 Bakan Selçuk, konuşmasının devamında velilerin okulların açılması  isteği, öğretmenlerin teneffüslerdeki durumu gibi konularda da değerlendirmeler  yaptı. 2019-2020 eğitim öğretim döneminde ilkokul 1. sınıf öğrencilerinin  şimdiki durumuna ilişkin soruyu Selçuk, şöyle yanıtladı:  “Aslında martın başında, 13’ünde çocuklar okumayla ilgili temel  aşamaları bitirmiş oluyor. Hatta nisanda okuma bayramı olabilir. Buradaki problem  akademik olmaktan ziyade o iletişim ve duygu bağının kesilmiş olması. Bütün  ülkenin ve ailelerin birden bir tedirginlik içine girmiş olması, asıl problem bu.  Yoksa çocuklar için yaz okulu yaptık, bu 2’ler için. ‘Okuma yazma konusunda  eğlenceli oyunlar, kuklalar, animasyonlar, videolar.’ var dedik. Çocuğun  öğrendiğini tekrar etmesi için oyun tabanlı bir yaklaşımla oradaki eksiğini  giderdik.”

SINAVLAR YÜZ YÜZE OLMAK ZORUNDA

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, sınavların yüz yüze  olacağını belirterek, “Eğer sınav yapmazsak, yüz yüze yapmazsak ya da sınav  şeklimizi dönüştürürsek ölçe değerlendirme açısında uzun vadeli en 4-5 seneyi  kapsayan bir problem çıkıyor.” dedi.  Selçuk, her okulda Kovid-19 Takip Kurulları’nın olduğunu ve onların  öğretmende veya öğrencide herhangi bir pozitif vaka çıkması durumunda her aşamayı  takip ettiğini anlattı.  Sağlık kuruluşu ve ilgili uzmanın önerileri doğrultusunda hareket  ettiklerini belirten Selçuk, “Diyelim ki, bütün okulun karantinaya alınması  gerekiyor, alırız. Önemli olan sağlık. Bu sağlık koşulları dikkate alınarak da  bizim eğitimi sürdürmemiz.” ifadelerini kullandı.
Servisçiler Odası’yla okul servislerinin dezenfekte edilmesi üzerine  aylardır çalıştıklarını dile getiren Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Çocukların yarısı okula geldiği için servislerin de yarısı dolu. Bu  yüzden risk orada da yarıya iniyor. Bu bir ön koşul. Her bir çocuğun nerede nasıl  servise bindiği, hepsi bizde kayıtlı. Okul servisleri dezenfekte edilmediğinde  ciddi riskler taşıyan bir ortam. Bunun da ne kadar aralıkla nasıl yapılacağının  bir standardı var. Bu konuyla ilgili bir el kitabı var. Bu el kitabında hangi  gün, nasıl, ne kadar süreyle, yapıldıktan sonra havalandırma için ne kadar süre  geçmesi gerekiyor? Çünkü dezenfektanın kullanılması halinde hemen oraya  öğrencilerin ya da öğretmenlerin binmesi doğru değil.”
 Bakan Selçuk, okul yönetimi ve öğretmenlerin tamamının, öğretmen  odasında, okulun ıslak zemininde, bahçesinde, koridorunda ve serviste neyin nasıl  yapılması gerektiğinin adım adım yazıldığı bir dokümana sahip olduğunu, her bir  öğretmen ve yöneticinin bundan mesul olduğunu ve buna ilişkin bir aplikasyon  hazırladıklarını kaydetti.

ÖĞRENCİLER HAFTA SONU DA OKULA GİDEBİLECEK

“Yüz yüze eğitimde hangi dersler verilecek?” sorusu üzerine Selçuk,  şunları kaydetti: “İlkokullarda hayat bilgisi, Türkçe, matematik dersleri veriliyor.  2’inci sınıflardan itibaren bunun yanı sıra bir saat yabancı dil var. 4’üncü  sınıftan itibaren de bir saat din bilgisi var. Böyle baktığımızda aslolan yani  çocukların esasen omurgada sorunlu olduğu dersler. Çünkü biz müzikle sporla ilgili yakın teması gerektiren dersleri yapmıyoruz ama bu tür dersler hem EBA hem  de okul için standart. 8’inci sınıflarda da LGS muhtevasında yer alan dersler  var. Onlar da fen bilgisi, matematik, Türkçe, sosyal bilgiler ve İngilizce dersleri. 12’inci sınıflarda ise YKS’ye hazırlık için olan dersler var. Kişinin  neyi seçtiğine bağlı olarak matematik, edebiyat, fizik, kimya, diğer sosyal  dersler olabilir. Hangi alana yöneldiğine bağlı olarak değişir.”
Sınava girecek öğrenciyi sadece “sınav öğrencisi” olduğu için dikkate  almadıklarını, sınava girecek öğrencinin psikososyal durumunun ve beklentilerinin  daha farklı, kaygısının yüksek olduğunu ifade eden Selçuk, bu meseleye  öğrencilerin ruh sağlığı açısından pedagojik olarak da baktıklarını söyledi.  Lise 1, 2 ve 3’üncü sınıfların okula gelmediğini anımsatan Selçuk,  öğrencilerin hafta sonları da okula gelebileceğini, bu konuyla ilgili okul  yöneticilerine yönelik son derece esnek yaklaşımları olduğunu ifade etti.

ÖĞRENCİLERİN EKSİKLERİNİ TAMAMLAMAK İÇİN: DESTEKLEME YETİŞTİRME KURSLARI

 Bakan Selçuk, yüz yüze eğitimde sınavların yapılma yöntemine ilişkin  şu değerlendirmede bulundu:  “Sınavlar yüz yüze olacak. Sınavlar yüz yüze olacağı için EBA TV’deki  derslerin izlenmesi bir zaruret. Onu izlemezse sınavların içeriği oradan  sorulacağı için öğrenci açısında problem olabilir. Niye yüz yüze yapıyoruz? Çünkü  eğer sınav yapmazsak, yüz yüze yapmazsak ya da sınav şeklimizi dönüştürürsek ölçe  değerlendirme açısında uzun vadeli en 4-5 seneyi kapsayan bir problem çıkıyor.  Problem şu, öğrencilerin öğrenme kayıpları arttıkça bir sonraki yılın öğrenme  içeriklerini almayla ilgili zemin basamak basamak ortadan kalkıyor. O yüzden de  bu öğrenme kayıplarını aza indirmemiz lazım.”
Destekleme Yetiştirme Kurslarında 1 milyon 68 bin öğrencinin olduğunu  aktaran Selçuk, “Eksikleri varsa tamamlayalım diye bu kursları yapıyoruz.  Öğrencilerimiz hafta sonları 8-10 kişilik küçük sınıflarda öğretmenlerimizin  sayesinde sorma, soru çözme, konu anlatımı gibi her türlü eksiğini gideriyor.  Bunu şimdi artırarak devam ettireceğiz.” dedi.

ÇOCUKLAR CEP TELEFONUNU DAHA RAHAT KULLANIYOR

“Cep telefonu eğitim öğretim için doğru bir araç mı?” sorusu üzerine  Selçuk, “Araç nötr bir şey. Yani nasıl kullandığınıza bağlı. Çocukların masaüstü  bilgisayar yerine telefona iletişim kurmayı tercih etmeleri yeni bir şey değil.  Biz bu süreçte bunu görüyoruz. Çocukların bilgisayar olmasına rağmen cep  telefonundan girmeyi daha kolay bulduğunu, inanılmaz hızda yazıştığını ve kayıt  aldığını görüyoruz. Bu yüzden de bütün soru havuzumuz ve eğitim içeriklerimizin  mobil versiyonu var. Bu anlamda ayrıca okullarımızdaki bilgisayarlardan da  yararlanmaları da istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Bakan Selçuk, 12 bin 111 EBA Destek Merkezi kurduklarını, merkezlerin  her birinde 8-10 bilgisayar olduğunu, öğrencilerin evine en yakın merkeze giderek  çalışabileceğini söyledi.  Milli Eğitim Bakanı Selçuk, EBA’da yaşanan teknik sorunun  hatırlatılması üzerine, “En kötümser durumda bile bir fırsat olabileceğine dair  bir anlayışımız var. Meseleye ‘Kriz var, mahvolduk.’ diye bakmam. ‘Bunu nasıl  fırsata dönüştürürüz?’ diye bakarım. Tamamen olumsuz diye bakmak problem çözme  yaklaşımıma aykırı. O mesele çok ilginçtir. İlgili operatör bu kadar çok  öğrencinin EBA’ya aniden girmesini bir siber saldırı var zannederek bir tedbir  almışlar. Ayrıca, yurt dışından iki ayrı yerden de siber saldırı var. 4-5 saat  yavaşlama oldu. Çocuklar normalde 2 saniyenin altında girerler EBA’ya ama o gün  30 saniyeye kadar çıktı bu giriş meselesi. Yine girdiler ama çok uzadı girişler.”  diye konuştu.
Salgın döneminde tüm öğrenciler için canlı ders yapacak tek bir ülke  olmadığına, bu altyapının  Amerika’da da Kanada’da da İngiltere de Türkiye’de de  bulunmadığına işaret eden Selçuk, Çin, Fransa ve Türkiye’nin uzaktan eğitim için  televizyon kurduğunu, EBA benzeri bir ulusal platformun birçok ülkede olmadığını  anlattı.  Bakan Selçuk, tablet bilgisayarların öğrencilere öncelik sırasına göre  dağıtılacağını, kardeş sayısına, devlet yardımı alma durumu gibi kriterlere  bakılacağını ve buna göre bir planlama yapılacağını ifade etti.
 1,5 milyon öğrencinin evinde bilgisayar olmadığını ya da kardeş sayısı  fazla olduğundan bilgisayarın hepsine yetmediğini aktaran Selçuk, “Bunu nereden  biliyoruz? Hangi çocuk EBA’ya girmiş, kaç saniye kalmış, hangi derslere bakmış,  bunları hepsini takip ediyoruz. Hiç erişemediğimiz kaç çocuk olduğunu biliyoruz.  Bu yüzden de EBA Destek Merkezlerine gidip orada çalışabilir. Bunun sayısını da  20 bine çekerek her çocuğumuzun erişimi konusunda sıkıntı olmamasını temin  ediyoruz.” şeklinde konuştu. Selçuk, mezra ve köylerdeki çocuklara ulaşabilmek için de yaklaşık 240  mobil EBA aracının olduğunu kaydetti.

SON 2 HAFTADA VERİLERDE İNANILMAZ DÜŞÜŞ VAR

Ziya Selçuk, Avrupa’da “Kesinlikle yüz yüze eğitim olmalıdır.”  yaklaşımı olduğunu, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Almanya Başbakanı Angela  Merkel’in “Bu, kesinlikle ulusal çıkarlarımız çok önemli” açıklamaları yaptığını  aktardı.  İngiltere, Fransa ve Türkiye’deki vaka sayılarına baktıklarını ifade  eden Selçuk, şöyle devam etti:  “Bu vaka sayılarını karşılaştırarak, Türkiye’deki toplumsal  hareketliliğe, turizme, bir çok parametreye bakarak: ‘Biz ne yapmalıyız?’ Bizim  kontrollü olarak okulları açmamız gerekiyor, gördüğümüz şey bu. Hepsini niye  açmıyoruz? Ben, hazır olduğumuzu düşünmüyorum. Bunu Milli Eğitim Bakanı olarak  söylüyorum. Tüm okulları tam zamanlı olarak, 5 gün ve bütün sınıflar, bütün  öğrenciler aynı sınıfta, bunun için biraz Türkiye’nin hazırlanması gerekiyor. Bu  yüzden bunu açmıyoruz. Bunu, bu süreçte peyderpey sınıfları yükselterek,  öğretmenlerimizin, velilerimizin bu konudaki duyarlılıkları, toplumumuzun  salgının artmasına yol açan bir takım sosyal faaliyetleri, bütün bunlarla ilgili  bir dönüşüm lazım.  Son 2 haftada Türkiye’de verilerde inanılmaz bir düşüş var. Ankara’da çok büyük bir düşüş var, İstanbul’da da var. Bütün bu verilere  baktığımızda bu düşüşün olması gerekiyor. Bilim insanlarına elbette danışacağız.  Bu ‘bana göre, sana göre’ işi değil. Bu, bilim işi ve bilimin yol göstericiliğine  bakmak lazım burada. Bu veriler oldukça da biz, tüm sınıfları da açarız, açmak da  istiyoruz.”
Salgının ilk dönemlerinde okulları açıp daha sonra kapatan ülkelerin  kontrollü ilerleme gerektiğini fark ederek, belirli tedbirleri aldıktan sonra  okulları tekrar açtığını hatırlatan Selçuk, “Bizim de öğretmen eğitimi, temizlik,  maske, mesafe gibi bütün bu tedbirleri, hijyenle ilgili bütün hususları, servis  meselesini, Sağlık Bakanlığıyla ilgili iletişim yazılım altyapısını, otomasyon  süreçlerini hepsini hazırlamamız gerekiyordu ki onları hazırladık. O yüzden artık  daha rahat hareket ediyoruz. Önümüzdeki kabinede belki Sayın Cumhurbaşkanımızın  liderliğinde yeni bir değerlendirme yapılacak, yeniden belli hususlar gündeme  gelebilecek.” ifadelerini kullandı.

MÜFREDATIN TAMAMINDAN SORUMLU OLACAKLAR

Selçuk, üniversite sınavı müfredatına ilişkin soru üzerine şunları  söyledi: “Sınav müfredatını Milli Eğitim Bakanlığı belirliyor. ÖSYM ile görüşüp  ‘Bu sene konular, içerikler bunlar’ diyoruz, onlar da ona göre soru  hazırlıyorlar. Mart ayından sonra öğrencilerimize, velilerimize ‘Bu herkesin yeni  karşılaştığı bir durum, herkes hazırlıksız yakalandı. Biz hiçbir şey olmamış gibi  davranamayız. O yüzden sadece yüz yüze aldığınız derslerden sorumlusunuz.’ dedik  ve onların sınav içeriğini sorduk. ‘Artık belirli bir hazırlık sürecimiz var.  8’ler, 12’ler okula da başlayacak. Bu sene müfredatın tümünden sorumlusunuz.’  dedik. Konuları buna göre, belli ince ayrıntılar vesaire gözlenecek elbette onlar  dikkate alınacak, çocuklarımızın durumuna da bakacağız ama genel olarak  müfredatın tümünden sorumlular.”
  “Yüz yüze eğitimde geçen sene marta kadar gördükleri, uzaktan eğitimde  gördükleri, bu sene yüz yüze eğitimde ve uzaktan eğitimde gördüklerinden mi  sorumlular?” sorusuna Selçuk, “Elbette.” karşılığını verdi. Selçuk, müfredat içeriğinin normalde yıl sonuna doğru duyurulduğunu  ancak bu yıl biraz daha erken olabileceğini, bununla ilgili içeriklerin gözden  geçirildiğini, son kontrollerin yapılmasının ardından kısa sürede açıklanacağını  bildirdi. Ziya Selçuk, “Bu sene bütün dersleri görecekler. Geçen sene marttan  sonraki dersleri görmedikleri için, bizim EBA televizyonumuz da yeni olduğu için,  öğretmenlerimiz bu salgın sürecini yeni yaşadıkları için biz o zaman başka tedbir  aldık ama bu sene bütün konular, bütün içerikler hepsi fazlasıyla var ve  müfredatın tamamından sorumlular. Bu sene sınava giren her çocuğumuz aynı  koşullarla giriyor. Bizim kontenjanımız zaten belirli. Salgın var diye kontenjan  azalmayacak.” dedi.

2021’DE SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER ALINACAK

Kurallara uymayan özel okullar olduğu iddiasına yönelik soru üzerine  Selçuk, şöyle konuştu:  “10 binin epey üzerinde özel okulumuz var. Özel okullar bizim  paydaşımız ve bu ülkenin eğitim sistemine çok ciddi katkılar sunan kurumlarımız.  Elbette herhangi bir hastanede de herhangi bir kafede de herhangi bir şirkette de  istisnai olarak hata yapan gibi bir sürü durum olabilir hayatın her kesiminde.  Buna uymayan okul da olabilir ki oldu, bunu saptadık ve ilgili müfettişlerimiz de  harekete geçti. Ama okulların çoğunu bir zan altında bırakmamak lazım. Bunların   sayısı o kadar az ki. Birkaç tane okuldan söz ediyorum ve o okullarla ilgili  derhal tedbir alındı, soruşturma yapıldı ve maddi ceza olarak, belli bir süre  sonra okul kapatmaya kadar giden yaptırımlarımız var. Bunların hepsini harekete  geçiririz. Eğer kendilerine diğer okulların açmadığı bir durumda bir avantaj  sağlayıp da tabi olmaları gereken yasal ve ahlaki hükümlere uymamanın bir bedeli  olmalı.”
 Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2 5 ile ilgili ortaya konulan kuralın  yeni açılan sınıflar için de geçerli olduğunu, onların da 2 gün devam edeceğini  belirterek, “‘Özel okular 5 gün açarsa’ bu varsayımsal bir şey. Açarsa, bunun bir  müeyyidesi var. Yaptık ve yapıyoruz, yapacağız.” dedi. Kreşlerle ilgili 2 gün şartı getirilmediğini, resmi anaokullarda da  diğer sınıflara göre daha esnek olduklarını ifade eden Selçuk, kronik hastalığı  olan öğretmenlere yönelik önlem alındığını, kronik hastalığı olan, 60 yaş üstü 62  bin civarında öğretmen olduğunu kaydetti. Selçuk, yeni öğretmen ataması yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir  soruya, “Eylül’ün başında 20 bin öğretmen aldık çünkü bu dönemde ihtiyacımız  oldu. Diğer öğretmenlerimizle ilgili de diyelim başka bir yerde başka bir  açığımız var ne kadar açığımız varsa şimdilik ücretli öğretmenlerimizle bu  açığımızı kapatıyoruz. Diyelim ki 10 bin daha lazım, 10 bin daha kapatırız. Hemen  2021 içinde yeni sözleşmeli öğretmen almakla ilgili çalışmalar başlamış durumda.”  karşılığını verdi.

“ÇOCUKLARA GÜVENİYORUM”

Selçuk, çocuklara şöyle seslendi:  “Benim çocuklarımdan ricam şu, eğer okulda, serviste kurallara  uyarlarsa, bir arkadaşlarına, bir öğretmenlerine, evdeki bir nineye, dedeye zarar  vermemiş olurlar. Biz onlara güveniyoruz ve asıl taşıyıcı, bu konuda en duyarlı,  en bilinçli kesim bizim çocuklarımız olacak ve onlar anne babalarını da  uyaracaklar. Hijyen, tedbirler konusunda bizim çocuklarımız bu ülkenin taşıyıcısı  olacaklar. Ben onlara güveniyorum ve hepsinin neyi nasıl yapması gerektiğini,  öğretmenleri adım adım oyunla gösterecek. Çocuklarımız evde de sokakta da  dışarıda da buna uyum sağladıklarında geleceğe dönük olarak toplumun riskini  azaltacaklar.”  Lise de ortaokul da ilkokul da olsa özel gereksinimli tüm çocukların  12 Ekim’de okula başlayacağını bildiren Selçuk, köy okullarının açılacağını, köy  okullarındaki öğrencilere çalışma setleri, eğitim takvimi verildiğini anlattı.   Selçuk, 2019 KPSS’de ölçmeyle ilgili bir takım hataların olduğu  iddiasına ilişkin, ÖSYM’nin çok güçlü bir ölçme değerlendirme altyapısı olduğunu,  o sınavda aynı branştaki öğretmenlerin listelenmesi ve tüm öğretmenlerin tek bir  listede listelenmesiyle ilgili bir farklılık bulunduğunu, 3 kez ÖSYM’den resmi  görüş alarak bu konuya eğildiklerini ve bilimsel ölçütler dahilinde kesinlikle  bir hatanın söz konusu olmadığını söyledi.
İlkokullara beden eğitimi öğretmeni atanıp atanmayacağı hakkındaki soruya Selçuk,  “Şu anda yok ama tasarım beceri atölyelerimiz var. Bir yılda 10 binin üzerinde  atölye açtık. Bunu inşallah 100 bine çıkaracağız. Bu atölyelerin çok önemli bir  kısmı spor ve sanatla ilgili. Biz oralarda öğretmenlerimizden yararlanmak  istiyoruz.” diye yanıtladı.

“OKUL BAŞARISI HAYAT BAŞARISI DEMEK DEĞİL”

Selçuk, eğitimin niteliğini artırmak ve eğitimi bir sıçrama merkezi  olarak görüp çocukların eksiksiz yetişmesini sağlamak için hizmet ettiğini dile  getirerek, “Problemimiz yok mu? Problemimiz çok ama biz problemimiz var diye  oturmayız. Yapmamız gereken iş, ‘Kafayı takıp da o işi nasıl yüceltiriz?’, bunun  peşinde olmak.” ifadelerini kullandı.  Eğitimle ilgili uluslararası mesafe almayı hedeflediklerini belirten  Selçuk, Türkiye’nin PISA’daki bütün sınavlarda her sene aşağı düştüğünü ama bu  yıl 8-10 ülke yukarı çıktığını anımsatarak, kasımda ilan edilecek PISA’nın  müfredat merkezli versiyonu olan TEAM sınavında da Türkiye’nin yukarı çıkacağını  dile getirdi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, velilere “Okul başarısı, hayat  başarısı demek değil. Çocukların kişilik gelişimi hayatlarının omurgası. Akademik  eksiklikle ilgili endişe duymam ama kişilik gelişimiyle ilgili duyarım. Bizi  ayakta tutan şey şahsiyetimizdir. Çocuklarımızın güçlü şahsiyetler görmeye  ihtiyacı var. Çocukların yanında sürekli kötümser, karamsar, şikayet eden ve  olumsuzluklardan bahseden bir bakış açısını onların dünyasını zehirler. O yüzden  daha olumlu. Ebeveynler olarak aramızda konuşalım, çocuklar varken daha dikkatli  olalım. Çocukların umuda ihtiyacı var.” diye seslendi.  Selçuk, salgının eğitimi değerlendirme anlamında bir fırsat olduğunu,  eğitimde daha iyi olmak için umutlarının arttığını sözlerine ekledi.