Dünya

Irak’ın Gaz İthalatını Azaltma Planı: Gerçek mi, Hayal mi?

Bu makalede, Irak’ın gaz ithalatını azaltma planının küresel gaz piyasası ve Ortadoğu’daki güç dengesi üzerindeki etkileri analiz edilmektedir. Makalede, Irak’ın planladığı bazı adımlar ve karşılaştığı zorluklar da ele alınmaktadır. Makale, yeni küresel petrol piyasası düzenine ilişkin yeni bir kitaba dayanmaktadır.

Irak’ın gaz ithalatını azaltma planı, her yıl baharın ilk guguk kuşu gibi ortaya çıkan bir haberdir. Üst düzey Iraklı petrol yetkilileri, İran’dan gaz ithalatının yakında sona ereceğine dair güvence verirken, yeni gaz projeleri, boru hatları ve yeşil enerji taahhütleri hakkında heyecanlı konuşmalar yaparlar.

Ancak bu sözlerin arkasında somut bir eylem olmadığı için, deneyimli petrol endüstrisi gözlemcileri bu açıklamaları ciddiye almazlar. Bu arada, küresel gaz piyasasındaki riskler artmaya devam eder ve Irak’ın jeopolitik konumu ve enerji potansiyeli, küresel güvenlik mimarisinde önemli bir rol oynayabilir.

Küresel Gaz Piyasasındaki Riskler

Küresel gaz piyasası, Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana büyük bir bölünme yaşamaktadır. Rusya, Avrupa’nın büyük bir kısmının ekonomik refahını sağlayan ucuz gaz tedarikçisiydi. Ancak bu tedarikin kesilmesi tehdidi, Avrupa’nın Rusya’ya karşı ciddi yaptırımlar uygulamasını engelledi.

ABD ve onun kilit müttefikleri ise, alternatif gaz tedarikini hızlı bir şekilde güvence altına almak için harekete geçti. Yeni küresel petrol piyasası düzenine ilişkin yeni kitabımda derinlemesine analiz ettiğim gibi, Batı ve Doğu ittifakları arasındaki bu ayrılık, uzun vadeli gaz arzını güvence altına alma ihtiyacını daha da artırdı.

Irak’ın Rolü

Irak, küresel enerji kaynaklarına yönelik bu varoluşsal mücadeledeki rolü çok önemli olabilir. Sadece dünyanın bir numaralı ham petrol üreticisi ve aynı zamanda en büyük gaz tedarikçilerinden biri olma potansiyeline sahip olmakla kalmıyor, aynı zamanda jeopolitik konumu da Ortadoğu’daki güç dengesini etkileyebilir.

Çin’in Suudi Arabistan’a Aramco’nun bir kısmını satma konusunda yaptığı tekliften sonra, Suudi Arabistan ABD’den uzaklaştı ve Çin’e yaklaştı. Bu, Suudi Arabistan’ın BRICS’e dahil edilmesi, Şangay İşbirliği Örgütü’ne doğru derinleşme ve İran’la ilişkilerin yeniden başlatılması anlaşması gibi birçok olayla doğrulandı. Bunların hepsi Pekin’in aracılık ettiği hamlelerdi.

Ortadoğu’nun diğer büyük gücü İran ise, her şeyi kapsayan ‘İran-Çin 25 Yıllık Kapsamlı İşbirliği Anlaşması’ aracılığıyla Çin’in bağımlı devleti haline geldi. Bu anlaşma, 2019 yılında ilk kez egehaber.com tarafından ortaya çıkarıldı ve yeni kitabımda tamamıyla incelendi.

Batı İttifakı ise, ‘Nükleer Anlaşma’nın yeni, sulandırılmış bir versiyonunu oluşturmak yoluyla İran’ı Çin-Rusya bloğundan ayırma yönünde hamleler yapıyor. Ancak anlaşma henüz yapılmadı.

Washington’daki mantık şu: Uzun süredir İran’ın etkisi altında olan Irak, Tahran’dan ayrılabilirse, bu sadece İran’la yeni nükleer anlaşmanın imzalanmasını hızlandırmakla kalmayacak, aynı zamanda Batı İttifakının Ortadoğu’nun etkisi altındaki en büyük üç petrol ve doğalgaz kaynağından biri üzerinde söz sahibi olacağı anlamına da gelecek.

Irak’ın Gaz İthalatını Azaltma Planı

Irak, halihazırda İran’dan günlük ortalama 28 milyon metreküp gaz ithal ediyor. Bu gaz, özellikle güneydeki elektrik santrallerinde kullanılıyor. Ancak Irak, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarından muafiyet almak için sürekli olarak gaz ithalatını azaltma sözü veriyor. Irak’ın bu sözünü yerine getirmek için planladığı bazı adımlar şunlardır:

Basra ve Nasiriye’deki yeni gaz projelerinin devreye alınması. Bu projeler, Irak’ın günlük gaz üretimini 1.4 milyar metreküpten 2.4 milyar metreküpe çıkarmayı hedefliyor.

Basra ve Amara arasında yeni bir boru hattının döşenmesi. Bu boru hattı, Basra’daki fazla gazı Amara’daki elektrik santrallerine taşıyacak ve böylece İran’dan gelen gaz ihtiyacını azaltacak.

Güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak. Irak, 2030 yılına kadar elektrik üretiminin yüzde 10’unu yenilenebilir enerjiden sağlamayı planlıyor.

Sonuç

Irak’ın gaz ithalatını azaltma planı, hem ekonomik hem de siyasi açıdan önemli bir adımdır. Irak, kendi gaz kaynaklarını daha verimli bir şekilde kullanarak, enerji güvenliğini artırabilir, elektrik kesintilerini azaltabilir ve ABD’nin yaptırım baskısından kurtulabilir.

Ayrıca, Irak, İran’a olan bağımlılığını azaltarak, Batı İttifakı ile daha yakın ilişkiler kurabilir ve Ortadoğu’daki güç dengesini değiştirebilir. Ancak Irak’ın bu planı hayata geçirmesi için çok sayıda zorlukla karşı karşıya olduğu da unutulmamalıdır.

Bu zorluklar arasında siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk, güvenlik sorunları, altyapı eksikliği ve finansman sıkıntısı sayılabilir. Bu nedenle, Irak’ın gaz ithalatını azaltma planının gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu görmek için zaman gösterecektir.