Yaşam

Doğal dokusuyla büyüleyen 10 kasaba… Hepsi kalabalıktan uzak sessiz sakin

Türkiye'nin benzersiz doğası ile baş döndüren en doğal kasabalarında keşfe çıkmaya hazır mısınız?

Doğa manzaraları ve temiz havasıyla büyük tatil yörelerinden ayrılan kasabaları şu sıralar keşfetmenin tam zamanı… Haftanın yorgunluğunu unutup biraz olsun huzur bulmak istiyorsanız işte doğal dokusuyla büyüleyen en güzel kasabalar…

Keşfedilmeyi bekleyen bir cennet
Bodrum’un Mazı’sı sanki o hep bildiğimiz turistik ve kalabalık Bodrum’dan çok uzak görüntüler sergiliyor. Öyle ki, Bodrum’a bir saat uzaklıkta bulunan Mazı, çevresindeki eşsiz güzellikleriyle karşımıza çıkıyor. İnceyalı, Çakıllıyalı, Hurma Koyu, Ilgın Koyu, Kisebükü Koyu gibi çevre yerleri de gezdikten sonra dinlenmek ve doğayla iç içe olmak için Mazı’da konaklayabilir ve doğa aktivitelerine katılabilirsiniz.

Gökova Körfezi’nin hemen yanı başındaki Mazı’da kahvaltı yaparken bölgede yetişen has zeytin ve zeytinyağının tatlarına mutlaka bakmalısınız. Türkiye’de dağ başında inzivaya çekilebileceğiniz en güzel yerlerden biri olan Mazı, kaşif tatilcilerin en gözde yerlerinden.

Biraz huzur biraz tarih
Tirilye, Mudanya’dan minibüslerle kolaylıkla gidebileceğiniz, aracınızla seyahat ediyorsanız Bursa’dan ulaşacağınız güzel bir sahil kasabası. Deniz kenarında da şehrin sokaklarında da sakin, huzurlu vakit geçirmeniz mümkün. Tirilye’ye gittiğinizde çarşıya özel vakit ayırmanızı öneririz. Diğer adı Zeytinbağı olan Tirilye’nin çarşısında birbirinden lezzetli zeytinler, zeytinyağı ve zeytinyağı ile yapılan ürünleri bulabilirsiniz. Ayrıca çıtır kabak reçeli gibi özel tatlar da Tirilye çarşısında sizi bekliyor.

Peki Trilye’de nereleri gezmeli? İlk durak Tirilye evleri: Tirilye evleri genellikle ahşap ve kerpiçten yapılmış. Geneli üç katlı olarak inşa edilmiş. Evler Bizans ve Rum mimarisini yansıtıyor. Evlerin giriş katları ocaklık ve zeytin mahseni olarak kullanılıyor ve aileler yaz aylarında çoğu zamanını giriş katta geçiriyorlar. Her biri görülmeye değer. Güzel fotoğraflar çekeceğiniz garanti… Görmeden olmaz

Taş Mektep: Kurulduğu dönem papaz okulu olarak kullanılan, daha sonra 1980’lere kadar ilkokul binası olarak değerlendirilen, Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Makarios’un eğitim aldığı Papaz Okulu 1909’da Neo-Klasik tarzda yapılmış. Kazım Karabekir tarafından 1924 tarihinde şehit, öksüz, yetim çocukların okudukları ‘Darel Eytam Okulu’na dönüştürülmüş. 8. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor

Medikion Manastırı: Agios Sergios Manastırı ismiyle de anılan Medikion Manastırı, Tirilye’den Eşkel Limanı’na giden yolun üzerinde bulunuyor. Manastırın kuzeybatısında bir Rum Mezarlığı var. İlk inşa edildiğinde Hagios Sergios’a adanan Medikion Manastırı, 11. yüzyılda ismi değiştirilerek şimdiki adını almış. Medikion Manastırı’nın 8. yüzyılda inşa edildiği tahmin ediliyor. Kurulduğu dönemde çiftlik olarak kullanılan manastırın günümüze yalnızca duvarları ve her biri 200 kiloluk ihtişamlı giriş kapıları ulaşmayı başarabilmiş.

Batı Karadeniz’in en şirin adresi
Batı Karadeniz’in ve Bartın’ın şirin ilçelerinden Amasra… Güzel doğası ve güzellikleriyle bölgenin incisi konumunda. Bu nedenle hafta sonu gezilerinin en ideal rotalarından… Ufak bir yer olsa da 1942 yılında Türkiye’nin ilk turizm beldesi olma özelliğini taşıyor. Amasra özellikle dönemin ünlü siyasi isimleri ve sanatçılarının vazgeçilmez yazlığıymış. İsmet İnönü’den, Zeki Müren’e kadar birçok isim için önemliydi… Hatta Fatih Sultan Mehmet, ‘dünyanın gözü’ olarak nitelendirir Amasra’yı…

Balığa ve özel yapım salatasına mis gibi havasını ekleyerek adeta sizi kendine çeken bu sevimli ilçe keyifli ve samimi bir sahil kasabası olarak size huzur bulacağınız harika bir atmosfer sunuyor. Amasra 3 bin yıllık bir tarihe sahip… Farklı balık restoranları, tarihi yerleri, yerel sanat objeleri ve minik pansiyonlarıyla tam bir dinlenme ve huzur noktası. Ankara’dan özel araçla dört saat, İstanbul’dan ise yaklaşık beş-altı saat mesafede…

Dopdolu bir hafta sonu kaçamağı için en doğru adres… Peki iki günlük bir Amasra gezisine neler sığdırılır? Öncelikle Küçük Liman’daki çay bahçelerinde çayınızı kahvenizi içip manzaranın tadını çıkarmalısınız. Bu bölge özellikle gündüzleri kadar akşamları da keyifli ve eğlenceli… Gün batımını seyretmek istiyorsanız burası çok ideal… Harikalar fotoğraflar çekeceksiniz… Sonraki durağınız ise Küçük Liman’daki ‘Direkli Kaya’ olmalı… Eskiden Kraliçe Amatris’in deniz hamamı olan bu antik havuz, mermer iskelesi ve kayaya oyulu basamaklarıyla görülmeye değer. Eğer tarihe meraklıysanız, Arkeoloji Müzesi’ne uğramayı da ihmal etmeyin. Müzede Roma, Bizans, Ceneviz, Selçuklu ve Osmanlı eserlerini görebilirsiniz.

Yeşil ile mavinin en güzel dansı
“Muğla’nın en sakin sahil kasabası neresi?” derseniz, vereceğimiz cevap kesinlikle Köyceğiz olur. Her karışından huzurun aktığı bir yer burası… Abartıdan uzak sahil kenarındaki birkaç restoran ve kafesiyle, az sayıdaki mütevazı moteliyle, maksimum üç katlı apartmanlarıyla, muazzam bir manzara sunan Köyceğiz’de gökyüzünü görmek için özel bir çaba sarfetmenize gerek yok.

Çünkü dükkânlar dâhil üçten fazla katlı olan binası yok. Küçük ama bir sahil kasabasından beklediğiniz her şeye cevap veriyor. Uzanıp “Gel keyfim gel” diyebileceksiniz. Sokaklarında yürürken duyacağınız tek ses, çiçekten çiçeğe konan uğurböceklerinin vızıltısı. Ayrıca Köyceğiz, yardımsever ve güleç yerlisiyle de kalbinizi fethedecek.

Küçük bir balıkçı kasabası
Mütevazı balıkçı lokantalarında, masmavi denizi seyre dalarak, denizin kokusunu içinize çekip gerçek deniz balıklarının eşsiz lezzetini tatmak; kasaba sokaklarında hâlâ ayakta kalmayı başarmış kendine özgü taş mimarisiyle şirin evlerin arasında fotoğraf karelerine konu olmak…

Burası Ildırı! Yolu Alaçatı’ya ya da Çeşme’ye düşen herkesin mutlaka rotasını çevirmesi gereken sakin bir yer. Sadece doğal güzelliğiyle değil bağrında barındırdığı tarihi değeriyle de dikkat çekiyor.

Osmanlı’nın parmak izi
17 Aralık 1994 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınan Karabük’ün Safranbolu ilçesi, aradan geçen 25 yılda kendini yenileyerek her yıl 1 milyondan fazla turist ağırlamaya başladı. ‘Korumanın başkenti’, ‘Osmanlı’nın parmak izi’, ‘En iyi korunan 20 kent’ ve ‘Açık hava müzesi’ gibi unvanları sahibi olan Safranbolu’da, Türk kent kültürünün en önemli yapı taşları olan ve zamanla terk edilen tarihi konakların geri kazandırılması için çalışmalar başlatıldı.

Kasabada restore edilen bazı konakların bir kısmı otel, bir kısmı da restoran ya da kafe oldu. Konakların kapıları, kapı tokmakları bile bir müzeye ait parçalarmış hissini uyandırıyor. Arasta Çarşısı belki biraz fazla turistik ama meydandaki kafede oturmak çok keyifli. Safranbolu lokumunu tatmayı ve Cinci Hanı dolaşmayı ihmal etmeyin.