DepremlerGündem

Deprem uzmanında korkutan açıklama! O bölgeye dikkat çekti

İzmir'de meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin ardından deprem uzmanlarının yorum ve değerlendirmeleri devam ediyor. Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, önemli açıklamalarda bulunarak vatandaşları uyardı. Prof. Oruç, Kuzey Anadolu fay hattının güney koluna dikkat çekti. 

İzmir 30 Ekim saat 14.51’de 6.9 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı. Meydana gelen depremde birçok bina yıkılırken çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Depremin ardından deprem uzmanlarının yorum ve değerlendirmeleri devam ediyor. Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, önemli açıklamalarda bulunarak vatandaşları uyardı. Prof. Oruç, Kuzey Anadolu fay hattının güney koluna dikkat çekti. Oruç, uzun yıllardır sessiz olan fay hattı uzantısının mutlaka dikkatle incelenmesi ve buna uygun olarak adım atılması gerektiğini söyledi.

Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, “Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu ikiye ayrılır. Kuzey kolu Bolu, Düzce, Kaynarca ve Adapazarı, İzmit ve Marmara Denizi’nin içerisine girerek tüm Marmara’yı kat ederek Kuzey Ege’ye yol alır. Güney kolu ise Geyve, Mekece, İznik Gölü’nün güneyinden itibaren Biga Yarımadasına gelerek çok parçalı bir hal alır. Bunların hangisinin daha fazla deprem aktivitesi var derseniz kuzey kolu daha fazla deprem üretiyor. Kuzey kolu üzerinde biriken depremlere baktığımız zaman da üst kabukta olan 8 ile 12 kilometre derinliklerinde ve büyük deprem üretme potansiyeli olan bir kol olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle tehlikeli bir koldur” dedi.

‘GÜÇLÜ KABUK ÖZELLİĞİNİ KAYBETTİĞİ YÖNÜNDE SONUÇLARIMIZ VAR’

Güney kolla ilgili çeşitli sonuçlar elde ettiklerini belirten Oruç, aktif bir fay kolu olmasına rağmen neredeyse 500 yıldır yıkıcı bir deprem üretmediği bilgisini verdi. Prof. Dr. Oruç, “Bununla ilgili çeşitli projeler geliştirdik, bazı sonuçlar elde ettik. Özellikle bu kol için söz etmem gerekirse bu kolda litosferin zayıfladığını ve termal zayıflama dediğimiz bir prosesin geliştiğini, bunun da kabuğun kırılganlığını ve güçlü kabuk özelliğini kaybettirdiği yönünde sonuçlarımız var. Ancak yer bilimlerinde hiçbir çözüm mutlak değildir, araştırmaya değer başka konular da olabilir. Bu nedenle başka bakış açılarıyla bu değerlendirildiğinde aslında stresin üst kabuk içerisinde birikmeye devam ettiğini görüyoruz. Bu birikimin enerjisini ölçemediğimiz için bu kolun büyük ya da yıkıcı bir deprem üretip ya da üretmeyeceği konusunda veya üretecekse ne zaman üreteceği konusunda bir öngörümüz maalesef yok. Bugünkü teknoloji buna imkan vermiyor. Ancak tarihsel dönemde güney kolun üretmiş olduğu yıkıcı depremleri gözlediğimiz için yine de özellikle uzun yıllardır sessiz olan bu kolun da dikkate alınması gerektiğini söylüyoruz. Tıpkı tüm Anadolu levhası üzerindeki fay hatları gibi bu kolun da mutlaka dikkatle incelenmesi ve buna uygun olarak adım atılması gerekmektedir.” diye konuştu.

‘YIKICI BİR DEPREM ÜRETECEKMİŞ GİBİ HAZIRLIKLI OLUNMALI’

Oruç kendi araştırmasına değinerek, şöyle konuştu:

“Benim araştırmalarım oradaki termal zayıflamanın kabuğu zayıflattığını bu nedenle kabuğun çok fazla yamulma enerjisi üzerinde biriktiremediğini, bu nedenle deprem aktivitesinin zayıf olduğu şeklinde ortaya çıkıyor. Buradan, burası deprem üretmeyecek sonucu çıkmasın. Üst kabuğun, üst derinlikleri her zaman kırılgandır, bu kırılganlığının ölçüsünü bilmiyoruz. Yani ne ölçüde deprem üretecek bir kırılganlık prosesi geliştireceğini bilmediğimiz için biz yine de sanki yıkıcı bir deprem üretecekmiş gibi halkımızın ve karar vericilerin her zaman hazır bir şekilde depreme hazırlıklı olmaları gerektiğini şiddetle öneriyoruz. İnsanların Anadolu levhası üzerindeki bütün fay hatlarına dikkatle yaklaşması, burası deprem üretmiyorsa ben yapı stokumu kötü kullanayım, zemin koşullarına dikkat etmeden binamı dikeyim anlayışını terk etmesi gerekiyor.”