Eğitim

Çocuklarımızın Zeka Gelişimlerinde Beslenmenin Etkileri

Bugünkü amacım sadece bilgi aktarmak değil, öğrendiklerimizi yaşam tarzı haline getirmemiz için destek vermek.. Her yerden her zaman birşeyler öğreniyoruz. Öğrenmedeki amacımız sadece kültür birikimi oluşturmak değil, bu bilgileri hayatımızın değişik alanlarında kullanmak ve işe yarar hale getirmek.

Bugünkü konumuz uzmanlık gerektiren alanlar olduğu için, uzman araştırmalarının verilerinden yararlanarak aktarılmıştır. Bilimsel sonuca dayanmayan hiçbir bilgiye yer verilmemiştir.

ZEKA: Eski anlayışa göre zeka, doğumla birlikte belirlenmiş olan, sabit ve kesinlikle değiştirilemeyecek bir kavram olarak görülür, sayısal olarak ifadelendirilir ve çocuklar bu veriye dayanarak belli seviyelere göre sınıflandırılırlardı. Oysa günümüzdeki anlayışa göre zeka, tek bir kavram değildir, birçok alt yetenekten meydana gelir. Bu yetenekler doğuştan getirildiği gibi sonradan da kazanılabilir ya da geliştirilebilir. Bu anlayışa göre zeka, çocukları sayısal verilere dayanarak sınıflandırmaktan ziyade, onların içlerinde var olan potansiyelleri anlamak, hangi alanlarda daha başarılı olabileceklerini ortaya çıkartmak için kullanılır.

Çoklu zeka kavramı 1983 yılında Howard Gardner tarafından geliştirilmiştir. Bu kurama göre zeka, içinde bulunduğumuz sosyal ortamda yararlı şeyler yapabilmek, problemlere çözüm üretebilmek ve değişimlere ayak uydurup, yaşamı devam ettirebilmek için her kişide bulunabilecek yetenek ve beceri alanlarıdır. Her bireyde bu alanlar farklı düzeylerde bulunabildiği gibi, uygun imkanlar sağlandığı takdirde her birey bu alanları geliştirebilme kapasitesine de sahiptir.

Bu kurama göre 8 çeşit zeka vardır: sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, görsel-mekansal zeka, bedensel-kinestetik zeka, müziksel-ritmik zeka, kişilerarası-sosyal zeka, kişisel-içsel zeka ve doğacı-varoluşçu zeka. Bu zeka alanları birbirleri ile iletişim halindedir ve bir iş yapılırken tek başlarına değil, bir kaçı bir arada kullanılırlar. Örneğin, bir öğrenci coğrafya sınavı sırasında hem sözel-dilsel, hem de görsel-mekansal zekasından faydalanır.

Zeka gelişiminin hamilelik döneminden itibaren başladığını söyleyebiliriz. Anneler sağlık durumlarına, beslenmelerine ve ruhsal hallerine dikkat ederek bebeklerinin gelişimlerine katkıda bulunabilirler. Bu dönemde annenin öncelikle sağlık kontrollerini düzenli bir şekilde yaptırması, vitamin ve demiri eksik etmemesi, beslenmesine özen gösterip ideal miktarda kilo alması ve düzenli bir şekilde egzersiz yapması bebeğin gelişimini önemli ölçüde etkileyen unsurlardandır.

Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez, beslenmenin bilişsel gelişim üzerindeki etkisini inceleyen araştırmaların büyük çoğunluğunun, 2 yaşından küçük çocuklar üzerinde odaklandığını belirtiyor. Yine de bu, 2 yaşına gelindiğinde beynin tüm alanlarının tam geliştiği anlamına gelmiyor. Beynin bazı alanlarında gelişim çocukluk, ergenlik ve erişkin dönemde de sürüyor. Ancak gelişimdeki ani yükselişler 7-9 yaş arasıyla, 10’lu yaşların ortasında gerçekleşiyor. Bu süreç özellikle beynin, planlama, strateji geliştirme, sorunları çözerken hipotezleri test etme, ilgi odaklama, uygun olmayan uyaranları baskılama ve bellek karşılaştırma gibi yönetsel aktivitelerinin gelişimi açısından önemli.

Çocuğun zeka gelişimi 15-18 yaşına kadar devam eder, ancak bu yaşlarda tamamen son bulmadığını da hatırlatmalıyız. Yetişkinlikte çok az da olsa beyin gelişimi gerçekleşebilir. Dolayısıyla “beyin gelişimi kaç yaşına kadar devam eder?” sorusuna net cevap vermek mümkün değildir. Uzmanlar, yetişkinlerde beyin gelişimi ortalama 30’lu yaşlara kadar devam edebilir şeklinde açıklamalar yapmaktadır. Beyin gelişimi için gerekli besinler veya beyin gelişimi için yapılması gerekenler konusunda bilinçli olmak gerekir. Uzmanların deyimiyle, yetişkinlerde beyin gelişimi 30’lu yaşlarda son bulsa da mevcut zihinsel becerileri korumak adına beyin egzersizlerine devam etmek ve bilinçli beslenmek gerekir.

Beslenmenin zeka gelişimine etkileri

Yetersiz beslenme; beyin fizyolojisi veya be­yin yapısına etki ederek hafıza ve öğrenme ye­teneğini etkileyebilmektedir. Özellikle yetersiz beslenmeden kaynaklanan hasar beyin gelişi­minin kritik döneminde oluşursa hasar geçici ol­maz ve sonuçları uzun süre devam edebilir. Bu nedenle, bu etkilere erken dönemde müdahale edilmesi yararlı sonuçlar doğurabilmektedir.

Çocukların beslenmesi, karın doyurmaktan ibaret değildir. Beyni, dolayıyısla bilişsel gelişimi açısından da beslenmenin kritik bir önemi var. Aileler genellikle sınav dönemlerinde, çocukların beyin aktivitelerini yükseltecek beslenmeyi sağlamaya çalışıyor. Dönemeç atlatıldıktan sonra da normale dönüyor. Ancak uzmanlar, sadece sınav dönemlerinde değil, anne karnından başlayarak, çocukluk çağı boyunca beslenmenin beyin gelişimi üzerinde direkt etkisi bulunduğunu hatırlatıyor.

Burada önemli bir parantez açma ihtiyacı hissediyorum.Sağlıklı beslenme demek,pahalı beslenme demek değildir. Bilinçli beslenme, sağlıklı beslenme ve her ailenin bütçesine uygun beslenme arasındaki paralelliği özellikle belirtmek istiyorum. Çocuğumuza ödül olsun diye yedirdiğimiz fast food yada gerekli olmayan zararlı olan besinlere harcadığımız para ile bir haftalık omega3 ihtiyacını karşıladığımızı da belirtmek isterim.Bir porsiyon fast food karşılığında bir kilo sardalya alarak çocuğumuzun haftalık omega 3 ihtiyacını karşılayabiliyoruz.

Omega-3 desteği dikkat ve problem çözme yeteneğini büyük ölçüde etkiliyor. Kanola ve soya yağı, ceviz, derin suda yaşayan balıklardan somon, sardalya, ringa, uskumru ve ton balığında omega 3 bulunuyor.

Sardalya kas gelişimi için gerekli biyolojik değeri yüksek protein, iyot, selenyum, kalsiyum, fosfor, A ve D vitaminleri ile omega 3 yağ asitlerini yüksek miktarda içeren bir kaynaktır.

Yaklaşık 100 gram sardalyanın neredeyse 1200 mg kadar yüksek omega 3 ihtiva ettiğini Harvard Tıp Fakültesi araştırmaları ortaya koymuştur. Omega 3 kaynağı olduğu için kalp hastalıklarından korunmada da en faydalı balıklardan biridir.

Demir eksikliği olan çocukların okul başarısı düşük

Araştırmalara göre,demir eksikliği olan çocukların gelişim düzeyleri, bilişsel performansları ve okul başarısı daha düşük. Beslenmeyle demir minerali 2 ayrı kaynaktan alınıyor. Hayvansal kaynaklı demir mineralinin vücutta kullanılabilirliği yüksek. Yağsız kırmızı et, tavuk ve hindi eti ile yumurta iyi birer kaynak. İkinci kaynak ise biyo yararlılığı daha az olan bitkisel kaynaklı demir. Pekmez, kuru meyveler, koyu yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller, fındık, fıstık ve susam başlıcaları.

Çinko eksikliğinde davranış bozukluğu

Çinkonun hafif veya orta düzeydeki eksikliği, büyüme ve gelişimi azaltma, bağışıklık sistemini zayıflatma etkisi yapıyor. Ayrıca bilişsel gelişim, dikkat, aktiviteler ve nöropsikolojik davranış motor gelişimini etkiliyor. Kesin mekanizması tam olarak bilinmese de, davranış bozukluğuna bile neden olabiliyor. Demir eksikliği bulunan çocuklarda, genellikle çinko da eksik oluyor. Kabuklu deniz ürünleri, kırmızı et, hindi ve tavuk eti, yoğurt, peynir, badem içi, ceviz, bulgur ve yer fıstığında çinko bulunuyor.

B Grubu vitaminler öğrenmeyi etkiliyor

Son yıllardaki araştırmalar B grubu vitaminlerin bilişsel performansla ilgili olduğunu gösteriyor. Yaşamın erken döneminde et ve süt ürünleri içermeyen beslenme, ergenlik döneminde de devam eden B12 vitamini eksikliği, bilişsel performansta azalmaya zemin hazırlıyor. B12 düzeyi düşük çocuklarda akıcı zeka, kısa süreli bellek performansı normale göre daha düşük. Bu grupta yer alan folik asit, ceviz, kuru fasulye, mercimek, tam buğday ekmeği, ıspanak, karnahabar ve lahanada bulunuyor. B12 vitamini sadece hayvansal kaynaklı besinlerde var. Kırmızı et, tavuk ve hindi eti, balık, yumurta, süt B12 zengini. B6 vitamini kırmızı et, kuru baklagiller, kuru meyve, patates, havuç ve yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunuyor.

İyot

İyot yetersizliği hastalıkları, iyot eksikliğine bağlı olarak tiroid hormonlarının yetersiz üretimin­den kaynaklanan, büyüme ve gelişme üzerinde yaptığı çeşitli etkilerle belirlenen kapsamlı bir de­yimdir. Bu etkiler, bireylerde ve toplumda her yaş grubunda görülebilmektedir. Fazla iyot tüketiminin beyin gelişimini desteklediği bir çalışma yapılmamıştır. Ancak iyot eksikliği ciddi ve geri dönüşümsüz beyin hasarına sebebiyet vermektedir. Bu sebeple iyotlu tuz kullanımı büyük önem taşır. Tabi ki iyot denince aklımıza sadece mutfak tuzu gelmiyor.tuzlu su balıkları, yosun, kabuklu deniz ürünleri,, iyot içeriği zengin toprakta yetişen sebzeler, patates, yumurta, süt ve süt ürünleri, kızılcık, ıspanak, sarımsak, pirinç, karaciğer, soya fasulyesi, maden suyu, kuru erik, baklagiller, muz, çilek, yulaf, kırmızı et, şalgam, baklagiller.

En çok sevdiğimiz çocuklarımızın çok daha zeki olmalarında katkı sağladıysam ne mutlu bana. Bir dahaki paylaşımda görüşmek ümidiyle esenlikler diliyorum.

Bir yanıt yazın